İmam Taberi Muhtasar Meal Tefsiri

Stok Kodu:
9786055104818
Boyut:
170-240-0
Sayfa Sayısı:
744
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2018-07-23
Çeviren:
M. Beşir Eryarsoy
Kapak Türü:
Ciltli
Kağıt Türü:
Şamua
Dili:
Türkçe - Arapça
%45 indirimli
875,00
481,25
9786055104818
365593
İmam Taberi Muhtasar Meal Tefsiri
İmam Taberi Muhtasar Meal Tefsiri
481.25
Eseri okumaya başlamadan önce muhterem okuyucularımıza birkaç hususu hatırlatmanın faydalı olacağı kanaatindeyim: 1. Eser, "müfessirlerin üstadı" olarak bilinen İmam İbn Cerîr et-Taberî'nin meşhur Tefsiri "Câmiu'l-Beyân" ya da "Taberî Tefsiri" diye ün salmış oldukça kıymetli ve geniş tefsirinin mümkün olan en ileri derecede kısaltılmış bir "muhtasarı"dır. 2. Eseri ihtisar eden, Endülüs âlimlerinden İmam Ebu Yahya Muhammed b. Samâdih et-Tucîbî olup 419 h. yılında vefat etmiştir. Endülüs topraklarında Elmiriye, Becâye ve Samâdihiyye emiri olup 484 h. yılında vefat etmiş bulunan el-Mu'tasım Muhammed b. Ma'n b. Samâdıh el-Endelusî'nin dedesidir. İhtisarı yapan hakkında –maalesef- fazla bilgiye sahip değiliz. 3. Eser, muhtasar olduğu için farklı rivayetlere ve görüş ayrılıklarına istisnâ denecek kadar pek azı dışında değinmemiştir. Bazen farklı görüşlerin ve rivayetlerin bulunduğunu hatırlatmakla yetinir. 4. Bazı zayıf ve asılsız rivayetlere kısa da olsa yer vermesi geniş ve senet zikreden tefsirlere kıyasla böyle bir ihtisar için pek müsamaha ile karşılanamaz. 5. Müfessir daha doğrusu muhtasır/ihtisarı yapan, kısaltan, yer yer farklı görüşlere kısmen işaret etse bile- açıklamaları çoğunlukla Taberî'nin yaptığı lügavî açıklamalarla sınırlı tutmaya gayret göstermiş ve gerek duymadıkça bu sınırların dışına çıkmamaya dikkat etmiştir. 6. Çok yerde lügavî açıklamalar, sözlükteki asıl anlamlarına dair açıklamalarla birebir olmayıp mana esas alınarak yapılmıştır. 7. Uzun surelerde bazen "şu numaralı âyetten şu âyete kadar" diye ara başlık mahiyetinde ibareler kullanmış olmakla birlikte, bunları ayrıca tercüme etmeye gerek görmedik. 8. Tefsirî ibare, Kur'ân'daki asıl ibare ile eşanlamlı olup mealde esasen varsa, ayrıca tercüme edilmemiştir. 9. Bazı hâllerde lâfzen tercüme, meal ile tefsir ibaresi arasındaki uyumu aksatacak ya da akıcılığı olumsuz etkileyecekse, lâfzî tercümeye ancak bu aksaklığa meydan vermeyecek boyutta sadakat gösterdik. Ancak anlam kayıplarına meydan vermemeye de dikkat ettik. 10. Lügavî açıklamalar hemen hemen her yerde tamamen tercüme edilmeye çalışıldığı hâlde kısmen tercüme edilemeyenler de oldu. (Mealde ya da daha önce tercüme edilen tefsir ibarelerinde anlam itibariyle bulunduğundan tekrardan kaçınmak için.) 11. Tefsirî açıklamalarda bazen cümlelerde şahıs/zamir değişikliği görülmektedir. Bu gibi yerlerde çoğunlukla Türkçe'yi esas almakla birlikte, gözden kaçırmış olduğumuz yerler de bulunabilir. 12. Bazı ifadelerden emin olmak maksadıyla gerek görüldükçe Taberî'ye müracaat etmeyi ihmal etmedik. 13. Muhtasar'da yer yer zikredilmiş hadislerin kaynaklarını da göstermeye çalıştık. Bunu yaparken el-Mektebetu'ş-Şamile'nin Mekke Sürümü'nden yararlandık. 14. Sure başlarında surenin Mekkî ya da Medenî olduğuna ve âyet sayısına dair bilgiler ile hadislerin kaynakları dışında kalan zorunlu olarak kaydedilen bazı notlar da tarafımızdan eklenmiştir. Eser, bu hâliyle; a. Taberî'nin, Tefsiri'ni telif ederken lügate ne derece başvurduğu ve bunu ne kadar yüksek bir başarı ile gerçekleştirdiği konusunda fikir verebilecek bir hüviyettedir. b. Ayrıca Arapça'yı bilme imkânına sahip olamamış Kur'ân talebelerine, eksiklerinin bir kısmını tamamlamak fırsatını vermek yanında, c. Arapça'nın yüce Kitabımız'ın anlaşılmasında ne denli büyük bir önem taşıdığı hususunda da kısmen de olsa fikir verebilecektir. d. Bazı hâllerde tefsiri yapılan âyetlerin ya da Sure'nin anlaşılmasına yardımcı olacak kadarıyla -İbn Abbas, Mücahid... gibi- ilk müfessirlerden yapılmış nakillere, Nüzul sebeplerine ya da o dönemlerde cereyan eden bazı olaylara da muhtasar da olsa- atıfta bulunmaktadır. Bu suretle "rivayet ilimleri"nin Kur'ân'ın anlaşılmasındaki önemi de bir dereceye kadar anlaşılmış olmaktadır... Tevfik Allah'tandır. Hamdimiz, yalnız O'nadır. M. Beşir ERYARSOY
Eseri okumaya başlamadan önce muhterem okuyucularımıza birkaç hususu hatırlatmanın faydalı olacağı kanaatindeyim: 1. Eser, "müfessirlerin üstadı" olarak bilinen İmam İbn Cerîr et-Taberî'nin meşhur Tefsiri "Câmiu'l-Beyân" ya da "Taberî Tefsiri" diye ün salmış oldukça kıymetli ve geniş tefsirinin mümkün olan en ileri derecede kısaltılmış bir "muhtasarı"dır. 2. Eseri ihtisar eden, Endülüs âlimlerinden İmam Ebu Yahya Muhammed b. Samâdih et-Tucîbî olup 419 h. yılında vefat etmiştir. Endülüs topraklarında Elmiriye, Becâye ve Samâdihiyye emiri olup 484 h. yılında vefat etmiş bulunan el-Mu'tasım Muhammed b. Ma'n b. Samâdıh el-Endelusî'nin dedesidir. İhtisarı yapan hakkında –maalesef- fazla bilgiye sahip değiliz. 3. Eser, muhtasar olduğu için farklı rivayetlere ve görüş ayrılıklarına istisnâ denecek kadar pek azı dışında değinmemiştir. Bazen farklı görüşlerin ve rivayetlerin bulunduğunu hatırlatmakla yetinir. 4. Bazı zayıf ve asılsız rivayetlere kısa da olsa yer vermesi geniş ve senet zikreden tefsirlere kıyasla böyle bir ihtisar için pek müsamaha ile karşılanamaz. 5. Müfessir daha doğrusu muhtasır/ihtisarı yapan, kısaltan, yer yer farklı görüşlere kısmen işaret etse bile- açıklamaları çoğunlukla Taberî'nin yaptığı lügavî açıklamalarla sınırlı tutmaya gayret göstermiş ve gerek duymadıkça bu sınırların dışına çıkmamaya dikkat etmiştir. 6. Çok yerde lügavî açıklamalar, sözlükteki asıl anlamlarına dair açıklamalarla birebir olmayıp mana esas alınarak yapılmıştır. 7. Uzun surelerde bazen "şu numaralı âyetten şu âyete kadar" diye ara başlık mahiyetinde ibareler kullanmış olmakla birlikte, bunları ayrıca tercüme etmeye gerek görmedik. 8. Tefsirî ibare, Kur'ân'daki asıl ibare ile eşanlamlı olup mealde esasen varsa, ayrıca tercüme edilmemiştir. 9. Bazı hâllerde lâfzen tercüme, meal ile tefsir ibaresi arasındaki uyumu aksatacak ya da akıcılığı olumsuz etkileyecekse, lâfzî tercümeye ancak bu aksaklığa meydan vermeyecek boyutta sadakat gösterdik. Ancak anlam kayıplarına meydan vermemeye de dikkat ettik. 10. Lügavî açıklamalar hemen hemen her yerde tamamen tercüme edilmeye çalışıldığı hâlde kısmen tercüme edilemeyenler de oldu. (Mealde ya da daha önce tercüme edilen tefsir ibarelerinde anlam itibariyle bulunduğundan tekrardan kaçınmak için.) 11. Tefsirî açıklamalarda bazen cümlelerde şahıs/zamir değişikliği görülmektedir. Bu gibi yerlerde çoğunlukla Türkçe'yi esas almakla birlikte, gözden kaçırmış olduğumuz yerler de bulunabilir. 12. Bazı ifadelerden emin olmak maksadıyla gerek görüldükçe Taberî'ye müracaat etmeyi ihmal etmedik. 13. Muhtasar'da yer yer zikredilmiş hadislerin kaynaklarını da göstermeye çalıştık. Bunu yaparken el-Mektebetu'ş-Şamile'nin Mekke Sürümü'nden yararlandık. 14. Sure başlarında surenin Mekkî ya da Medenî olduğuna ve âyet sayısına dair bilgiler ile hadislerin kaynakları dışında kalan zorunlu olarak kaydedilen bazı notlar da tarafımızdan eklenmiştir. Eser, bu hâliyle; a. Taberî'nin, Tefsiri'ni telif ederken lügate ne derece başvurduğu ve bunu ne kadar yüksek bir başarı ile gerçekleştirdiği konusunda fikir verebilecek bir hüviyettedir. b. Ayrıca Arapça'yı bilme imkânına sahip olamamış Kur'ân talebelerine, eksiklerinin bir kısmını tamamlamak fırsatını vermek yanında, c. Arapça'nın yüce Kitabımız'ın anlaşılmasında ne denli büyük bir önem taşıdığı hususunda da kısmen de olsa fikir verebilecektir. d. Bazı hâllerde tefsiri yapılan âyetlerin ya da Sure'nin anlaşılmasına yardımcı olacak kadarıyla -İbn Abbas, Mücahid... gibi- ilk müfessirlerden yapılmış nakillere, Nüzul sebeplerine ya da o dönemlerde cereyan eden bazı olaylara da muhtasar da olsa- atıfta bulunmaktadır. Bu suretle "rivayet ilimleri"nin Kur'ân'ın anlaşılmasındaki önemi de bir dereceye kadar anlaşılmış olmaktadır... Tevfik Allah'tandır. Hamdimiz, yalnız O'nadır. M. Beşir ERYARSOY
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat